Bugün bir arkadaşımla telefonda konuşuyorduk. Bana ee nasıl gidiyo , tavsiye ediyomusun diye sorunca başladım konuşmaya. Telefonu kapattıktan sonra farkettim ki konu annelik olunca bildiğiniz çenem düşüyor. Çok bildiğimden değil hee. Zaman geçtikçe yaşadığım tecrübeleri birbir herkese anlatmak ihtiyacı mı hissediyorum yoksa tamamen iç güdüsel olarak mı anlatıyorum bilmiyorum. Madem bu kadar konuşuyorum o zaman neden yazmıyorum ki diye düşünüp bu yazıyı yazmak istedim.
Çocukluğumdan beri içimde hep bir anne olma dürtüsü vardı ne yalan söliyim. Bence her kız çocuğununda içinde bu dürtü var ki çocukluğumuzdan beri oynadığımız evcilik oyunlarında bile anne olmaya kodlanmışız. Hadi ben anneyim sende baba ol, yada çocuğumu alıp komşuya gidiyorum yada ah güzel bebeğim sen hastalandın mı hemen seni iyileştiricem diye oynadığımız oyunları hatırlamıyor olamazsınız dimi. Eğer bu oyunları oynamadıysanız zaten annelik size göre olmayabilir. Neden biliyormusunuz. Hayata bakış açınızdan. Ciddi anlamda çocuk sahibi olmadan düşündüğünüz, hayal ettiğiniz herşeyi çöpe atın. İyisiyle kötüsüyle anne yada baba olmak hiç de düşündüğünüz gibi olmuyor. Emin olun hem daha güzel hemde daha zor. Kabul edenler?? Edilmiştir.
Bugün 16 aylık olmuş bebeğime bakıp hem zorlukları hemde harikaları düşündüm. Hamileliğimi, ilk anne olduğum o lohusalık dönemlerimi, şimdi ki halimizi. Her gün bir önceki günden gerçekten farklı geçiyor işte. Hamilelikte özenle bözenle aldığınız o mobilya takımı, yepyeni minik minik sayısız kıyafet ve daha niceleri geldi aklıma. Hemde nerde biliyormusunuz? Oğluma alışveriş yaparken karnını sürekli okşayan anne adayını ve elleri kıyafet , nevresim takımı ,kaç yaş mont alsak acaba diye konuşan gergin baba adayını görünce. O annenin karnını okşayışını görmeliydiniz. Evet kabul bende yaptım ama içgüdüsel olarak yaptığımızı kabul edelim. El mutlaka karında olmalı dimi sanki kimse anlamıyor hamile olduğunu:D Şişmiş surat, paytak paytak yürüyen koca karınlı bir kadının hamile olduğu kim anlamaz ki.
Hamileliğimin son dönemleri normal doğum diye bekleyen ben sanki her an doğurucakmışım korkusuyla off gecikti, ay bitmedi, ama bunu almadık diye söyleniyordum. Bilseydim 40+2 de sezaryenle doğurucağımız programlı yapardım valla. Her neyse konumuz o değil. Anneliği tavsiye ediyormusun sorusu asıl konumuz. Şimdi tek tek söylüyorum.
Eğer eşinizle hala gece geç yatmak, gündüz geç uyanmak istiyorsanız, doya doya gezip hiç birşeyi düşünmeden para harcamak istiyorsanız, kendiniz için para biriktirmek istiyorsanız, evdeki bibloları çoğaltmak ve düzenli olmak istiyorsanız, evde 2 kişi olmaktan mutluysanız, fast food yiyerek bir ömür geçiririm diyorsanız evet yapmayın çocuk .
AMAAAAA…. Bütün gece uykusuz kalmış, kaka veya kusmuk temizlemişseniz hatta eşinizle ortanızda yatmış bir varlık olursa rahatsız olmıcaksanız ve sabah o güzel kokusuyla, minicik elleriyle size dokunduğunda mutlu olcaksınız, tüm birikimi kendinizi düşünmeden ona yapıcaksanız, evin her köşesinde ayağınıza batan bir oyuncak çıkmasına razıysanız, evde hiç bir düzen olmamasına sinir olmuyorsanız, evde hergün sebze yada mutlaka bir çorba pişsin diyorsanız, alışverişe gittiğinizde kendinize değil önce ona birşey almak istiyorsanız, sabahları kapınız tak diye sabahın köründe açılıyorsa ve size anneeeee diyen gülen bir surat görmek istiyorsanız, günün programını yaparken ‘nereye gitsekte eğlense’ diyorsanız, kafa dinliycek hiç vaktiniz yoksa, bazen kaçmak için spora bile gitmek istiyorsanız, ancak akşam biraz olsun nefes almak istiyorsanız ve daha bunun gibi sayısızca iyisiyle kötüsüyle şeyleri istiyorsanız evet tam vaktii:) O kdr eşsiz bir kokuya ve sevgiye sahipler ki , tek gülüşleri, tek bakışları bütün siniriniz almaya yetiyor bile. Ve aşk artık 2 kişinin birbirine olan sevgisinin başka bir varlığa geçmesiyle bir nefes buluyorsa siz gerçek bir anne baba olmuşsunuzdur işte..
Başka bir yazıda görüşmek dileğiyle.. Uykusuz geçen her gecenin sabrı sizin olsun:)