İnsanoğlu ne acaip bir varlık değil mi… Yaşamadan anlamayan, hissetmeyen birer hissis varlık aslında. Gördüğümüzde ‘ah çok üzgünüm’ desekte ne kadar üzgün oluyoruz ki. Gerçek hisleri gerçekten yaşamayan hiç kimse anlıyamaz. Acının tarifi yok sadece gösterebildiğimiz ve anlatabildiğimiz kadar işte.
Hamileliğimde gittiğim rutin kontroller arasında tirot değerlerimi düzgün bulmayan doktorum beni endokrinoloji bölümüne yönlendirmişti. Malesef , belkide çoğu hamile gibi bende tüm hamileliğim boyunca hap kullanmıştım. Doğum yaptım, ilaca devam edip etmiyceğimi öğrenmek için tekrar doktora gittim. Rutin kontroller işte. Ultrasonda nodül olduğunu gördükten sonra bana biyopsi yapmamız gerektiğini söylemişti. Evet biraz acılı ve gerginlik yaratan birşeydi. Sonuç ‘önemi belirsiz atepi’ çıktı. Doktoruma nedir bu diye sorduğumda ‘ne olduğu belli olmayan bir nodül’ dedi. Sonuç 3 ay sonra tekrar kontrole gelmem gerektiğini söyledi. Açıkçası çok üzerinde durmamışımki kontrole 6 ay sonra gittim. Tekrar ultrason ve biyopsi yapıldı. Sonuç oldukça şüpheli nodül hala orda ve artık daha şüpheli gözüküyor. Ürkütücü birşey. Hatta fazlaca korkunç. En kötü ne olur dediğimde bana tiroid kanseri dedi doktorum rahatça. Nasıl yani, ordaki küçücük şey mi kanser ne alaka, ben yani, hem daha şüpheli diyo dedim. Korkucak birşey yok rahat ol, ameliyatta o nodülü alıcaz, ameliyat esnasında bakıcaz, eğer kötü birşey görürsek, tiroidin tamamınıda almak zorunda kalabiliriz yada nodülün olduğu kısmı alıcaz, 1 hafta sonra patoloji sonucu tam çıktığında başka bir ameliyatta tiroidin diğer yarısınıda alıcaz ve en kötüsü sonunda atom tedavisi görürsün, olur biter. Evet bu sözler doktorumun ağzından dökülen sözlerdi. Ben mi naptım? Deli gibi ağladım, sonucunu bırakın o kelimeyi bile duymak tüylerimi ürpertti. ‘KANSER’ sadece 6 harften oluşan hayattaki en korkutucu kelimeler arasında ilk 3’e girer dimi. Bu duyduklarımdan sonra 2 doktora daha gittik, tekrar tekrar konuştuk, hatta bir patoloji sonucu daha aldık. Sonuç hala aynı ‘oldukça şüpheli’ En son gittiğimiz doktor beni oldukça rahatlatmış olsada, o güne kadar nasıl gözyaşı döktüğümü, aklımdan neler geçtiğini, hislerimi hangi kelimeler anlatabilir hiç bilmiyorum. Araştırmaya bayıldığımdan değilde, nedir bu hastalık, en kötüsü nasıl oluyor, tedavisi nasıl, hepsini her dakika araştırmaya başladım, araştırıp, ağladım, araştırıp, ağladım. 3-4 gün sadece korkuyla ve gözyaşıyla yaşadım, Evladımı düşünmekten kendimi alamıyordum. Atom tedavisi bunun en son tedavisiymiş. detaylı anlatmak istemiyorum ama sonucunda nerdeyse 1 ay evladımdan uzak kalmak vardı. Ya başka tarafa sıçramışmı, başka bir yerde daha varmı diye değil düşündüğüm , evladımdan uzak kalmak düşüncesi yıprattıkça yıprattı beni. Hayatımın en kötü günleriydi.
Doktorumla konuştuk, karar ver hangi gün istiyorsan yapalım ameliyatı bitsin gitsin , yeterki sadece ameliyat esnasında eğerki şüpheli bir durum görürsem tiroidin diğer tarafınıda alıyım mı yoksa detaylı patoloji sonucu doğrultusunda mı hareket edelim ona karar ver dedi. Alın hocam birşey görürseniz alın vede hemen yapalım ameliyatı ne olucaksa olsun dedim. Eşim beni motive etmek etmek için elinden geleni yapıyor, annem belli etmemek için sürekli gülmeye çalışıyor, babam sürekli bize gelip birşey yok kızım diyor. Ameliyat gününe kadar böyle geçti zaman işte. Kalbimde oğlum her saniye ağladım. Oğlumu büyütmek istiyorum dedim hep, oğlumun büyüdüğünü görmek istiyorum.
Ameliyattan birgün önce herkes beni güldürmek için bize toplandı, ah neler konuşuluyor neler. Eşimin kız kardeşi beni rahatlatmak için bütün senaryoyu anlatıyor bana.O gece uyudum mu hayır. Ertesi gün hastaneye gittiğimizde herkes gelmiş tabi, kimse belli etmiyo ama inanılmaz gerginiz. Bekle bekle zaman geçmiyor derken geldi doktor hadi ameliyata gidiyorsun hazırlan dedi hazırlandık işte. Beni ameliyathaneye eşim ve babam götürdü. Asansörde birbirimize bakıyoruz, gülümsüyoruz falan. Beni ameliyathaneye bıraktılar , o kapı kapanırken ben deli gibi ağlamaya başladım. Çünkü o kapıdan girdiğim an artık hiç birşey eskisi gibi olmayacaktı biliyordum. İçimden oğluma iyi bakın demek geldi sadece.
Uyandığımda başımda 2 hemşire vardı. Tek soru sordum, sonuç nedir,birşey çıktı mı? Doktorunuz gereken bilgiyi vericek demekten başka birşey demiyorlar. Ben hala soruyorum, onlar hala aynı cevap. Lütfen söyleyin dedim. Birbirlerine baktıklarını gördüm, Kesin kötü birşey var dedim , yok sakin olun gerçekten biz bilmiyoruz deselerde inanmadım tabi. Uyanma odasından beni çıkardıklarında eşim herşey yolunda işareti yaptığında inanamadım ,sevinçle nasıl yani yok mu bişey çıkmadı mı temiz mi dedim. Tiroidimin sol tarafını almışlar, 11mm lik kapsülün içine sıkışmış 7 mm bir papiller mikrokarsinom çıkmış. Herhangi bir invazyon yok, sıçrama yok, damarlaşma yok. Peki nedir bu papiller mikrokarsinom? Mikrosu küçüklüğünden, papiller tiroid kanserinin 4 türünden biri işte. Adı batasıca karsinomda işte kanser. Sonuçta ne atoma gerek kaldı ne birşeye tahlillerimde temiz çıktı, alındı ve kurtuldum. Ama hayatım boyunca tiroid hapı kullanmaya mahkumum. Önemli mi inanın değil. Her sabah kalkıp o hapı içtiğimde şükrediyorum ben Rabbime. Rabbim sen kimseyi sağlıkla sınama , herkese şifa ver diye hergün dua ediyorum. Çünkü farkında olmadan şansa yaşıyoruz . Hangimiz kendimize başına birşey gelmeden iyi bakıyor, hangimiz sağlığım yerinde mutlu oluyor durduk yere.. Hayat başına böyle birşey gelemiycek kadar imkansız değil. Herşey her an olabilir.
Ben şanslıydım, başıma gelen kötünün iyisiydi. Etrafımda o kadar çok bu hastalığı yaşayan güçlü insanlar var ki her gördüğümde içimden siz hayran olunucak güçlü insanlarsınız diyorum. Savaşçı ruha sahip olmak değil bu herkes başka bir sebepten hayata tutunmaya çalışıyor. Biri evlat sevgisiyle, biri yaşayacak daha çok şeyi olduğundan, biri aşktan. Hayata tutunmak, ne sebeple olursa olsun yaşamaya çalışmak, en çok böyle zamanlarda anlaşılıyor.
Yaşadıklarımı paylaşmak, yaşayanı anlamak için ufak bir yazı olsun burda. Okuyan bir mesaj iletsin bana. Lütfen hep kontrollerinizi yaptırın ve her zaman umutlu, mutlu ve sevgi dolu olun. Hayat nerden vurursa vursun, vazgeçmeyin. Yazımı okurlar mı bilmem ama burdan tedavi olan, hastalığı geçmiş sağlıklı olan tüm arkadaşlarıma selam olsun. Her zaman yanınızdayım.